Mustafa,
babasını Ankara'ya yolladı.
Tarık, odasını temizledi.
Dün
bütün
resimlerimi
sergiledim.
Annem,
tabakları kuruladı.
Babam,
bu yıl çok şişmanladı.
Vapur, Gökçeada'nın yakınına
demirledi.
Nazmiye Teyze, gömleklerimi yarın ütüleyecek.
Köşedeki dükkânı kiralayacağını söyledi.
Lütfen
kapıyı kilitleme!
Orayı bitirdikten sonra şu çiçekleri de sula.
2.
-lan,
-len
meraklanmak
güneşlenmek
duygulanmak
güçlenmek
yaşlanmak
kirlenmek
heyecanlanmak
havalanmak
sevdalanmak
hızlanmak
kabullenmek
yararlanmak
borçlanmak
hoşlanmak
şüphelenmek
süslenmek
öfkelenmek
hazırlanmak
akıllanmak
tozlanmak
endişelenmek
kilitlenmek
hastalanmak
ilgilenmek
seslenmek
etkilenmek
evlenmek
sahiplenmek
Eve geç geldiğim
için
annem çok meraklanmış.
Hemen
hazırlanın. Parka gideceğiz.
Bu
öğrenciyle çok ilgilendim.
Kız kardeşim, hastalandığından dolayı annem
ağlıyor.
Kapıyı aç, oda havalansın.
Artık çok yaşlandım, koşamıyorum.
Sahilde
biraz güneşleniyor.
Bu
adamdan şüpheleniyorum.
Hırsız, suçunu kabullendi.
Masanın üstü tozlanmış, hemen temizleyin.
3.
-laş, -leş
inatlaşmak
çocuklaşmak
sertleşmek
kibarlaşmak
iyileşmek
mektuplaşmak
selâmlaşmak
uzaklaşmak
yumruklaşmak
yerleşmek
ağırlaşmak
fakirleşmek
hesaplaşmak
derinleşmek
uzmanlaşmak
güzelleşmek
telefonlaşmak
yakınlaşmak
fenalaşmak
ciddileşmek
karşılaşmak
kalınlaşmak
zıtlaşmak
yüzleşmek
Çocuk,
inatlaşınca Ömer Bey ona çok kızdı.
Yeğenimle devamlı telefonlaşıyoruz.
Caddede
yürürken arkadaşımla karşılaştım.
Ninem,
otobüste fenalaşmış.
Betül,
annesiyle her zaman zıtlaşıyor.
Çok
şükür, yavaş yavaş
iyileşiyorum.
Bu
mahalleye yerleşmeye karar verdik.
Deniz, buradan sonra derinleşmeye başlıyor.
Ailemden
ve vatanımdan uzaklaştım.
Bir
gün seninle hesaplaşacağız.
ım^